10 Aralık 2011 Cumartesi

Bir Erkek ve Bir Kadın Gidince

Bir erkek gidince;
Kentin tüm yolları çökmüş,
Dağları yan yatmış gibi olur.
Bir erkek gidince,
Raflarda kalır dizi dizi kitaplar,
çekmecede dosyalanmış evraklar,
ödenmiş senet koçanları, su, elektrik faturaları, banka dekontları, 
maaş ekstreleri, taksit tarihleri, kalın bir defter içinde doğum günleri, 
baş başa çekilmiş gülen resimler,
telefonlar, görüşme günleri, araba anahtarı, cep telefonu, dizüstü bilgisayar,
Boynunu büker kalır.

Bir erkek gidince;
Susar dış kapının gürültüsü,
Kahvaltı için ekmek almaya, gazete getirmeye giden olmaz.
'Gelince ne gerekli?' diye telefon eden,
'Hazırlan, akşam gidiyoruz' diyen,
'Boyunbağım nerede?'
'çoraplarım yıkanmamış mı?',
'Hani beyaz gömleğim?',
'Anahtarımı unuttum!',
'Sahi, saatim evde mi kalmış!'
'Evlenme yıldönümümüz dün müydü?' Sesleri eksilir..

Bir erkek gidince;
Ev kapanmaz ama ışıkları söner, karanlığa gömülür..

Bir erkek gidince bir evden;

Bir dede, 
bir baba, 
bir oğul, 
bir ağabey, 
bir dayı, 
bir amca, 
bir kuzen, 
bir yeğen, 
bir torun, 
bir delikanlı, 
bir sevgili, 
bir yiğit, 
bir savaşçı, 
bir barışsever, 
göklerden bir kartal, 
ormandan bir aslan, 
bir günün aydınlık kısmı, 
beynin yarısı, 
mevsimlerden yaz olanı, 
kolun iş göreni, 
ayağın adım atanı kesilir.

Kısacası;

bir erkek gidince yatağın yarısı buz kesilir.. 

KADINLAR gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar. 
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde 'yetim-öksüz' kalan çok olur: 
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler... 
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar. 
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların. 
Sık sık boynunu büker 'sarıkız'. 
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının. 
Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz. 
Bir kadın gittiğinde... 
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci... 
Bir anne gider... 
Bir dost... 
Bir arkadaş... 
Bir sevgili... 
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde. 

Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır. 
Kapı eşiğindeki 'Dikkat et...' duyulmaz, annesi gitmiştir 'geç kalma'nın. 
Kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler. 
Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. Ve bir kadın gittiğinde pek çok 'yetim' bırakmıştır arkasında. 

Bekir Coşkun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder