11 Haziran 2013 Salı

Gezi Parkı ve Sonrası Üzerine

Uzun zaman oldu blog oluşturdum ama kendimden birş ey yazıp paylaşmadım hep copy-paste yaptım yeter artık nereye kadar dedim yazmalıyım blog kendini yayınlamaktır milleti değil dedim kendimi içten içe yırttım ama elim klavyeye gidip de yazamadım işte ta ki Gezi Parkı olaylarına kadar...

Gezi Parkı gösterdi ki Twitter ve Facebook gibi sosyal ağların kullanıcılarının paylaşımları, yorumları, yazıları ülkemizde de bir uyanışı sağlayabiliyor. Bende madem paylaşım ve twit ile katkıda bulunduğum bu uyanışa artık yazılarım ve yorumlarımla da sesimin gür çıkmasını sağlamalıyım ve bir nevi kendiuyanışım da başlatmalıyım dedim. Ve başlıyoruz haydi işte....

Taksim Gezi Parkı ile başlayan ve yurt geneline yayılan ve hala birçok ilde devam eden uyanış başbakanın açıklamaları ile daha da farklı boyutlara taşındı öyle ki başlangıçta 'tepkisel bireylem' iken şimdilerde birçok siyasi görüş ve oluşumun sahiplenmek istediği bir nevi 'devrim hareketine' cevrilmek istenmektedir.



Peki bu 'uyanış' bu noktaya nasıl geldi?
Uyanış eylemleri kendilerini duyarlı ve çevreci olarak tanıtan,bir siyasi amaç olmaksızın sadece demokratik olarak tepkilerini dilendirmek için gerek sosyal ağlardan birbirine ulaşarak gerekse hadi bizde gidelim destek olalım konuşmaları ile toplanan bireylerin oluşturduğu bir eylemdir.

Ama eylem kısa sürede polis güçlerinin gösteriyi dağıtmak istemesi eylemcilerin direnişi ile ve sonucunda polisin güç kullanması ile bir anda sokaklar 'polis vs halk' alnına dönüşmüş orantısız güç kullanımı,biber gazı, TOMA ile halk şiddete maruz kalmış, yetkililerin açıklamaları direniş gruplarının sözlü ve eylemsel tepkileri ile de iyice artmıştır. Bizleri korumakla görevli polisler bir anda halk düşmanı olmuştur.

Olayların çığrından çıkmasında her iki tarafta da suç vardır.
Şöyle ki 'provakatör' eylemci kışkırtmalar sonucu mallara zarar veren, polise taş, sopa ile karşı gelen,demokratik bir eylemi siyasi araca çevirmek bireyler ve gruplar bir tarafta; eylemcilerin bu tutumu karşısında emir var dağıtılacak anlayışı ile hareket eden polislerinde, bunlar vatana millete hayrı yok, okumuşlar da ne olmuş devlete asi olmuşlar işte düşüncesi bir tarafta olmak üzere kabaca tanımlarsak olaylar alıp başını gitmiştir...

Olaylar buraya gelmiş de amaç ne,istenilen ne?
Cevap aslında basit Gezi Parkı sadece ağaç kesilmesin diyerek bir söylemden çok daha fazlası idi hükümetin 11 yıllık iktidarı boyunca her şeyi ben bilirim ben yaparım çoğunluk benim %50 var benim arkamda anlayışı ile yaptığı bir çok icraata sembolik bir kıvılcım ile 'uyanış' sağlamaktı. Diğer %50' nin sesini duyurma cabası idi çoğunluk olabilirsiniz ama bir diktatör gibi hareket edemezsiniz demesi. Bunu demokratik olarak dile getirmekti ama olay boyut değiştirdi meşru yollarla iktidara gelemeyen grupların ve görüşlerin eylemi sahiplenmek ve bir devrim gerçekleştirir miyiz? İnancına kapılmasına sebep oldu.

Tepkimiz amacı sabittir denokratik olarak hakkımızı savunmak. Her yasayı her icratı kafasına göre ben yaptım oldu inanışı ile hareket eden hükümete sesimizi duyurmak. Diğer gruplara prim vermeden, zara vermeden, polis ile çatışmadan tepki koymaktır. Bunun birçok yolu var ama çatışmak kayıp getirir insan haytına mal olabilir ki bu eylemler sırasında 2 eylemci 1 polis öldü ve durumu kritik yoğun bakımda olan birçok kişi var bunu istemiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder